Kısa ama etkileyici bir giriş seviyesiyle başlayan bu oyun, oyuncuya kendine has mekaniklerini öğretiyor ve hikayesiyle derinden etkiliyor.
“Ugly”deki temel oynanış mekaniği, seviyenin istediğiniz yerinde yatay veya dikey olarak bir “ayna” oluşturmanıza izin veriyor. Ardından, aynanın diğer tarafında kendinizin bir kopyası beliriyor. Bu kopya, sizin yaptığınız tüm hareketleri aynı şekilde yapıyor. Kopyanızla yer değiştirebilirsiniz, ancak kopya seviyenin dış sınırları içinde ya da karanlık bir alanda olmamalı. Bu durum bazen bulmaca tasarımlarının bir parçası oluyor. Kopyanız duvarların içinden geçebiliyor ve havada yürüyebiliyor, ancak başlangıçta fiziksel nesnelerle etkileşim kuramıyor.
Oyunun bulmacaları oldukça iyi tasarlanmış ve bazen kutunun dışında düşünmenizi gerektiriyor. Oyun, çözümü hemen görebileceğiniz veya bir çözüm bulmak için defalarca gidip gelip beyin fırtınası yapacağınız türden. Çözüm bazen sandığınızdan çok daha basit olabiliyor ve tam gözlerinizin önünde olduğunu fark ediyorsunuz. Bu tür anlar, “Ugly”de sinir bozucudan çok tatmin edici oluyor.
“Ugly”nin bir diğer önemli unsuru ise estetik ve hikaye ögeleri. Oyun, detaylarıyla dikkat çekiyor ve diyalog içermiyor, bu yüzden hikayeler ortam aracılığıyla veya oyuncunun yolculuğu sırasında keşfedip tetikleyebileceği kısa “anı geri dönüşü” kesitleriyle anlatılıyor. Hikaye zaman zaman rahatsız edici olabiliyor, ancak birçok anlamlı an içerdiği hissediliyor. Oyunun başlarında olmama rağmen, bu tuhaf ana karakter ve onun görünüşe göre travmatik hayatı hakkında daha fazla şey öğrenmek için şimdiden yatırım yapıyorum.
“Ugly”, geçtiğimiz Ekim ayında PC ve konsollar için piyasaya sürüldü ve mobil platformlara geçişi açısından hâlâ nispeten yeni. PID Games, mobil sürümle mükemmel bir iş çıkarmış. Performansında hiçbir sorun yaşamadım ve dokunmatik kontroller oldukça iyi çalışıyor, ancak fiziksel bir kontrol cihazı kullanmayı tercih ediyorum. Tek eleştirim, iPhone ekranının oyunun detaylarını görmek için biraz küçük olması ve kopyanızla seviyenin zıt taraflarına geçtiğinizde kamera genişleyip her şeyi kare içinde tutmaya çalışınca sahnenin gerçekten çok küçük görünmesi.
Bu küçük eleştirilere rağmen, mobil sürüm “Ugly”nin diğer platformlarda büyük beğeni toplayan sürümü kadar iyi gibi görünüyor. Oyun dünyasında sıkça karşılaştığımız, sanatsal açıdan mükemmel fakat oynanış olarak eksik kalan ya da mükemmel mekaniklere sahip ancak anlamlı bir hikaye veya ruhtan yoksun oyunlar var. “Ugly”, hem oynanış hem de hikaye açısından mükemmel bir denge kurmayı başaran nadir oyunlardan biri ve bu yeni mobil sürümü, diğer platformlardaki fiyatının sadece bir kısmına mal oluyor.